Yavrum, nereye gittin gene, arıyorum yoksun, kapına dayandım, hiç olmazsa kapıya kadar gel, açma, “açmam” de, bozulmam, nereye istersen oraya git, ama arasıra gönlümü al yine, arasıra evde yakalan bana, gecelikle, darmadağın, içeri almazsan alma, ama bana “birol” de, lütfen sessiz durma öyle, duymazdan gelme sesimi, bak ağlıyorum, gelip sana ağlardım ben, çok ağladın derdin, dinlerdin sıkılmadan bi yandan, gittin, sana ağlıyorum şimdi, çok ağladın derdin, bak azıcık bişeymiş, böyle ağlanıyormuş meğer, alacağın olsun, bulamıyorum diye şikayet ederdim seni sana, hiç bulamasaydım, istediğin zaman sen arasaydın, darılsaydık, bozulsaydık, ama asır atlayacaktık daha, onu atlasaydık, acelen ne, ne yapayım ben şimdi, üzerlerse beni, omzuna diye toprağa mı dayayım başımı, sen hayat koydun hayatımın yanına, yıl olmadı daha, hayat aldın hayatımın içinden, parça değilsin ki içimde kopasın, içimsin sen, nerde içim, söyle, böyle gülerdi içim, bak duruyor avucumda, böyle gülüp, böyle gidilir mi, nasıl şaka bu, yine dalganı geçiyorsun işte, hiç olmazsa gülüyorsun, ben çok sevdim gülüşünü, hele bir de ben güldürüyorsam, iki bitişik kelimyle mesela, başka ne isterim, kahkahaya kelime eklemeye çalışsan, hem gülüp hem konuşsan, yine dalgamı geçsem,bir yolunu bulsam, kimseye farkettirmeden, üzmeden kimseleri, geliversem yanına, büyük derdim olsa, zırıl zırıl ağlasam, gözünün içine baka baka ağlasam, sana ağlasam, ama böyle ağlamasam, sana ağlasam, seni de üzsem kendi derdime, ama şükretsem varsın diye, üçtünüz, bak damsız bıraktın çocukları, iki kaldılar, kimle uğurlarım ben şimdi bu kızı şehrine, duyuyor musun desem, duymazdı zaten, görüyor musun desem, görmez de artık, soramam bunu da görüyor musun diye, evinde bekliyorum kaç gündür bak, belki oradan ararsın beni diye, boğazım şişti, şarkılar var, iki kişilik, iki kişilik bağırıyorum, ne yapayım, anlatamam onlara tek kaldım diye sizi sevmeye, kimseyi kendine getiremezsiniz öyle bir dakikada, daha kötüyken anlattıklarınızdan diye, ben gelemiyorum yavrum, bilmiyorum ne yaptığını, ne varsa sevdiğin, ne varsa çok beceremediğim, gitmeden sen, onu yapmaya çalışıyorum, gül getirdim mesela sana, birsürü gül, beyaz severdin diye beyaz getirdim, güllerden yatak isterdin, çarşaf diye serdim yatağına, sonra her zamanki gibi, oturup başucuna, kulağına fısıldadım,uyan diye, ama hak tanımıyor, hak bilmiyor hak dedikleri, uyanmadın bu defa, aklım almadı, bari uyurken üşüme istedim, toprak vardı sadece, toprak örttüm yorgan diye üzerine, sımsıkı örttüm, üşüme diye, yorganının üzerine de bıraktım güllerden, güllerden beyaz bebeğim benim, yol arkadaşım, hayat yoldaşım, hem hayatımın da arkadaşıydın sen, böyle acımasız, böyle kahpe, böyle kalleş ve namussuz demek hayat, hayatım demem kimseye artık, ne alçaklar tanıdım, ne hainlik, ne zalimlikler gördüm, ama, hayatın öyle bir arsızlığı var ki bu pis, bu kirli sıfatlara, ve üstelik, bir giyotini, ölüm ağırlığıyla milim milim indiriyor boynuna, öyle vicdansız ki, severdin bu hayatı, bak o bizi sevmedi, ben hiç sevmedim zaten, oyun sanırdım, oynar dururdum, ama oyun oynamayı da bilmiyor işte, bilmiyorum bu neyin hırsı, bir can çıkarıp aldı içimden, kalıp kalıp buz koydu bir de yerine, gitmiyor içimdeki üşüme bebeğim, korkuyorum, cansızlığından içimin, cansızlığın soğuğundan, erimeyecek gibiler, buzu çıkarıp seni koymuyor geri, ve yapıştığından buz içime, etimi yakıyor, ama ben de çıkaramam, kalbim de çıkıverir, orada yapışmış sen de çıkarsın, çıkaramam, soğuk, gözlerim kararıyor, dizlerim, ellerim tutmuyor Olgu’m, soğuk, karanlık, ve artık korkuyorum karanlıktan Olgu’m, benim küçücük ömrüme fazla gidişin, gel Olgu’m...
6.1.99
ankara

 

6.1.99

ankara